2 Temmuz 2012 Pazartesi

19 YIL...



Nurcan Şahin - 18 yaşında Özlem Şahin - 17 yaşında Asuman Sivri - 16 yaşında Yasemin Sivri - 19 yaşında  Serkan Doğan - 19 yaşında Belkıs Çakır - 18 yaşında Serpil Canik - 19 yaşında ve diğerleri...
adlarını bildiğimiz kendilerini hiç tanımadığımız insanların acısı.


yakıldıkları gün aynı yaştaydım çoğuyla. 18-19...
yolun başındaydılar...
oysa ne çok hayal, ne çok umut biriktirmişlerdi çocukluklarında.
daha çocuktular hatta, hayaller çoğaltıp umutlarını taşıyorlardı yanıbaşlarında...

SEVGİ İÇİN GİTTİKLERİ YERDE ''SEVGİSİZLER'' YAKTI ONLARI..
İNSANLIK İÇİN BİR ARADAYDI HEPSİ 
''İNSANLIĞA İHANET EDEREK'' ÇAKTILAR KİBRİTİ...


gördükleri bildikler ve tanıdıkları kadarıyla sevilesi varlıklardı insanlar. 
evlerinde sokaklarında hep sevgiden söz edenlerle büyümüşlerdi. 
'' İNCİNSEN DE İNCİTME '' diyenler vardı yanıbaşlarında...

tuhaf korkuların ortasında da kalmıştı insanları sev diyenlerin arasında.
gizlenmişlik vardı etrafında...
soruların kimi zaman yanıtsız kaldığı ama asla yok sayılmadığı bir dünyaydı...
18 yaşındaydım tıpkı onlar gibi... biraz gizlenerek biraz uzak kalarak...
ama hep sorularla büyüdüm.
kimsenin ''ne'' olduğuna, nasıl inandığına ya da ne ile yargıladığına bakmadım...
duymadım kimin kime göre daha makbul insan olduğunu... çünkü çevrem hep ''insandı...''

çok sonra duydum birileri daha çokmuş birilerinden... Saklı kalmak ''yaşamak'' demekmiş çoğu zaman.
çünkü sevginin, bir olmanın anlatıldığı ocakların tütmemesi aslolanmış... 
acıları açanlarla, canı yanıp kanayanlar hep bir arada yaşamak zorundaymış meğer... 
duymadım tek kelime çevremden o, bu, öteki... 
çünkü hep ''biz'' duydum;kim olursa ne yaşarsa, neye inanırsa...

2 temmuz 93'u hatırlamaya çalışıyorum....
elbette açtığı acıyı,insanlık ayıbını değil.
o gün ne yapıyordum acaba diye zorluyorum belleğimi..
birkaç gün sonrasında karşılaştığım soru canlanıyor gözünüm önünde:
''Sivas'ta yananlar için ne diyorsun iyi mi oldu kötü mü?'' sorunun nedenini biliyordum o gün de... kimim neyim...19 yıl öncede aynı öfkeyle yanıt vermiştim:


''yakılanlar insan ya yakanlar... ama asıl iyi mi kötü oldu sorusu nasıl bir insanlık ? ''

çok zaman geçmiş üzerinden... tam 19 yıl... ''zaman aşımı'' dediklerinden.
benim o gün yaşadıklarımın önemi olmadığından anlamlı ''zaman aşımı''...
kendime ait bir acı yok belleğimde çünkü...
2 temmuz günümden hatırladığım tek şey, annemin gözyaşları..
zaman aşımı olmayacak bir acının anlamıydı o gözyaşları...
tanımadığı sadece adını bildiği ya da o an duyduğu insanlar için annem ağlıyordu.
bir köşede gizlice de değil üstelik... göstererek ''bu acıyı sizde yaşayın'' diyerek... annemdi ağlayan...

evlatlarına duyacağı bir acıyla ağladı annem.
çünkü adlarını bilmese de ''bizdik onlar''. ''BİZDENDİ'' hepsi...

çok zaman ağlamıştı annem... annem gibi başka analar... Maraş'ta... Çorum'da... ...

hala soruyor annem ve analar, duymayacak olanlara:

 ''HANGİ KİTAPTA VAR ELLERİ KOLLARI BAĞLIYI YAKMAK...?''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder