21 Eylül 2012 Cuma

ÖLÜM İLANLARI


GAZETE SAYFALARINDAKİ EN ACI YERLERDİR  "ÖLÜM İLANLARI”,

O YÜZDEN SİYAH BEYAZDIR ASLINDA...

KAÇARSINIZ HEP O SAYFALARDAN, HIZLICA GEÇERSİNİZ.

ACIYA ORTAKLIĞI ANLATIR O İLANLAR.

HABER VERMEKTİR EŞE DOSTA. BİR KENARDA SENİN BENİM GİBİ YAŞAYANLARIN ARTIK OLMAYACAĞINI DUYURMAKTIR SEVDİKLERİNE,

VE BELKİ DAVETTİR SON GÖREVE.

SİYAH BEYAZ VE ACI YÜKLÜ CÜMLELERLE ELİM BİR KAZADA YA DA HASTALIKLA KAYBEDİLENLERİN HABERİNİ VERİR SEVENLERİ,

YA DA ÇOĞUNLUKLA HAYAT DÖNGÜSÜNÜN GEREĞİ ECELİYLE ARAMIZDAN AYRILANLARIN NEREDEN HANGİ VAKİT UĞURLANACAĞINI DUYURUR.

VE HER ÖLÜM ERKEN ÖLÜMDÜR; İLANI BİLE OLSA,

İÇİNDE ÖLÜM OLSA DA “İLANDIR” ADI ASLINDA

BİR TOKAT GİBİ ÇARPTI YÜZÜME O SAYFA BU SABAH.

AĞIR AĞIR ÇEVİRDİM O SAYFAYI HER ZAMANKİNİN AKSİNE.

DONUP KALDIM HATTA.

ACILARIMIZ ÖYLE ALIŞILMIŞ OLDU Kİ ,

ANALARIN GÖZYAŞI O KADAR NORMAL KARŞILANIYOR Kİ ARTIK

SİLAHLI KUVVETLER GAZETELERİN ÖLÜM İLANLARININ BULUNDUĞU SAYFALARA " ŞEHİT" İLANLARI VERMEYE BAŞLAMIŞTI..

SÖZÜN BİTTİĞİ YERDİ.

NORMAL KARŞILAMAKTI BUNCA ÖLÜMÜ,

VE DAHA DOĞRUSU  NORMAL HİSSETİRMEKTİ BUNCA FİDANIN YOKOLUŞUNU.

 TIPKI DİĞER ÖLÜMLERLE BİR TUTMAKTIR.

 ECELİYLE , ELİM BİR KAZAYLA YA DA AMANSIZ BİR HASTALIK SONUCU GİBİ GÖSTERMEKTİ GENÇLERİNİ YAŞATAMAMAYI.

ÜÇ AYRI İLAN.TOPLAM 12 FİDAN.

SİYAH BEYAZ. BUZ GİBİ CÜMLELER VE O FOTOĞRAFLAR.

ÖLÜM İLANLARININ ARASINDA “ŞEHİTLER...”

ÜSTELİK HER KOMUTANLIĞIN KENDİ ŞEHİDİ.12 ASLAN 12 EVLAT 12 ARKADAŞ DOST KARDEŞ YAR YAREN.

VE ONLARIN ACILARINI HİSSETMEYENLERİN VERDİĞİ BİR  İLAN.

ZATEN O SAYFALAR YAKIŞMIYOR GAZETELERİN İÇİNE,

BU SABAH DAHA BİR ÇİRKİNDİ ÜSTELİK.

SAYFANIN KENDİSİ DEĞİLDİ ÇİRKİN OLAN;

İLANLA “ŞEHİT” DUYURANLARDI  ÇİRKİNLİĞİ YAPAN....

SON BİR NOT:

MADEM İLANLA DUYURDUNUZ  12 FİDANIN ŞEHADETİNİ;

HİÇ DEĞİLSE KIYIP PARAYA İLANI DA TAM SAYFA VERSEYDİNİZ...

11 Eylül 2012 Salı

MERMER...


 Aslında Hatay Kilis Suriye hattını yazacaktım...
1 hafta boyunca tam da o adreslerdeydim.
Kampları, Suriye'deki durumu, Hatay Kilis sokaklarindaki tedirginlikleri anlatacaktım.
Ama malum burası Türkiye, düşünmeye bile firsat vermeyen bir üke.
Belki de o yüzden yasak düşünmek.
 
Ankara’ya döner dönmez daha çantamı boşaltmadan Afyon’da buldum kendimi.
Yine acı ve ölümün soğukluğuyla karşılaşmak için çıktım yola.
Afyon’a gece 1 gibi ulastık.
Yangin dağda, mühimmat deposunda sönmüş, artık hiçbir zaman sönmeyecek yerlerde çoktan tum bedeni yüreği sarmıştı .Üstelik hiçbir güçte söndüremeycekti o kor alevleri.

 25 evlat... 25 gencecik insan.
Kimse bilmeden bekledi saniyeleri, dakikaların iyi haberlere ulaşmasını diledi.
Analar babalar geldi koşarak; yine gözünde korku yine kolu kanadı kırık.
Haber alamamak en kötüsüymüş  anladım. Beklemek en zoruymuş  gördüm.
Sayıları arttı aynı saatte aynı acıyla korkuyla gelen ana babalarin
-gelmeyenlere takıldı  aklım... emanet edenler ordaydı da emaneti hiçe sayanlar? -

 
Gece ilerledi karanlığı yırttı bir babanın feryadı...
Çok acı gördüm çok vedaya tanık oldum ama gecenin karanlığında boşlukta yankılanan o ses
saplandı kaldı derinde bir yerde.
İçerden gelen her haber, ağıtlara gözyaşları yıkılmalar ekledi, çoğaldı sayıları anne babalarının.
- Gelmeyenlere takıldı  aklım-

 
Gün doğmasın istedi belliki hepsi.Çünkü yeni günün başlaması  doğrulayacaktı  bu kabusu.
Güneş onlar için Afyon’da doğdugu saatte battı.
-Gelmeyenlere takıldı aklım-
Hala umutları vardı imkansız olduğunu bilselerde.
Bir kelime duymak yüreklerini  hafifletecekti bir tek haber.
Emaneti alanlar onlara değil kameralara kostular hep,
Hesap değil buz bir sesle ,  detay ve rakam vermek için...

 
Acı ortaktı.Senin benim hepimizindi tıpkı daha önceki binlercesi gibi.
Ama ya gerçek sahipleri ? ateşin düştüğü yürekler!
Onlar hiç yokmuş gibi davrandı birileri.
Hindistan Pakistan dedi, kagıttan okudu soğuk resmi kurallı cümleleri.
Tabi sonuna eklemeyi ihmal etmedi rahmeti başsağlığını sabrı.
Oysa birkaç metre ötedeydi sabır diledikleri.
Ellerini tuttsalar, gözyaşını silseler hafifleyecekti yürekleri.
Hiçbiri olmadı, afilli arabalarından inip afilli kalabalıklarla kuralları uyguladı herbiri.

Hatta evladını canını kuzusunu soran bir anneye buz gibi “bakacağız” diyerek gitti birileri.
-gelmeyenlere takıldı  aklım... emanet edenler ordaydı da emaneti hiçe sayanlar? -

38 saat sonra geldi emanete sahip çıkacakların başındaki.Uçakla konforlu indi Afyon’a.
Son model girdi kışlaya, son hızla da çıktı.
Kapıda bekleyenler bakakaldı ardından.Ne bir ses ne tek bir teselli !
Bir fotoğrafla  aldım o sessizliğin , olmuşa çare yokun yanıtını.
Mermerden santranç  takımıyla anladım hayat devam ediyoru.


Mermerin memleketinde taş kalpler poz verdi 25 yiğidin yokoluşuna...
Mermer.kilim...plaket... hediye..poz...

Ve şu cümleler  düğümledi boğazımı,
Hayatımın anlamını bulduğum insanın yazdığı iki satırdı aslında Afyonu’u  anlatan.
Ve elbette Mermerin manasını çözdüren:
 

“ MERMER... 25 ANNENİN GÖZÜNDE EVLADININ İSMİNİ KAZIYIP BAŞUCUNA KOYACAĞI  MEZAR TAŞI...
MERMER... VALİ, GENELKURMAY BAŞKANI İÇİNSE BİR AFYON HATIRASI ! ''