10 Mayıs 2011 Salı

SORULAR SORUYORUM KENDİME

Bir kelime arıyorum tüm içimdeki bu zehir akışını durduracak bir damla ışık olacak... ne kadar zor bir hal içindeyim tanrım. Ve ne çok zaman olmuş sana sığınmayalı..çaresizlik mi bunun adı yoksa bilmezlik mi..yanıtlarım yok sorularım çok. Sorularım az yanıtlarım kayıp... kimliğim, sesim ve kendim gibi tıpkı...kaybolmak ve tükenmek. Binlerin içinde, her gözün gördüğü bir noktada dururken kaybolmak....tükenmek hergün varolurken çoğalırken ağır ağır hissetmeden farkına varmadan tükenmek.

Elim ayağım yok oluyor. Dilim çürümüş sanki... beynim mi ? o çok zamandır bana ait değil ki. Kafamın içinde ama benden bağımsız. Her bir hücreme emir komut veriyor ama ben ne dediğini neye hizmet ettiğini bilmiyorum. Bir bilinmezlik ki sonu yok bu halimin. Bilmiyorum duymuyorum görmüyorum... neyim ben neye dönüşüyorum tanrım... her bir ayrıntı her bir toz parçası binlerce kiloluk bir ağırlık bana.

Eziliyorum... ezildikce küçülüyorum... bu silüet bana mı ait peki n’oluyor bana... kim
olduğumu sorgular oldum... kimim ben. Kimden  yana bu beden bu ruh. Kim kime ihanet içinde. Bedenim mi ruhum mu isyankar ? yoksa onların dışında duran ben mi işgalciyim...neler oluyor bu küçük bu koca dünya içinde. Kelimesiz kalmaktan korkan bir yazar gibiyim.

Renkleri birbirinden ayıramayan bir ressam hali var bende. Hatta notalardan bihaber ezgileri duyamayan müzisyenim bu günlerde... belki müthiş bir konçerto çınlıyor yanıbaşımda, cennet köşesinin ispatı bir tablo çiziliyor hemen avuç içimde ama ben duyamıyorum sağırım, renk körüyüm göremiyorum... neyim ben ? kimim?.

CHPLİLERİN MEKTUBU

CHP listeleri belli oldu kızılca kıyamet koptu. Örgütten gelenler partiye alınteri dökenler hem şaşkınlıkla hem de içine akıttıkları gözyaşlarıyla karşıladılar. Elime geçen bir mektubu sizinle paylaşmak istiyorum

Mektubun altında 5 imza vardı ama ben de gizli kalmasını istiyorum. O beş imza sahibi ayrı ayrı kaleme almış mektubu. Tepkilerini sıralamışlar. Adaylık beklentimiz yoktu diyerek örgüt emekçisi olduklarını yazmışlar. Yıllardır direklere tırmanarak bayrak asan, kova içindeki tutkallı sıvıyla sokakları afişleyelenlerden olduklarını söylemişler. Ev ev dolaşıp partiyi anlatan, çamurda yağmurda hatta karda kışta.

Çocuğunun doğduğu gün bile partisi için broşür dağıtan CHP sevdalıları olduklarını yazmışlar. Bana da o mektubu sizinle paylaşmak düşer. Mektubu özetlerle size aktarmak istedim. Eee ne de olsa elçiye zeval olmazmış.

Sevgili Kerimoğlu;

ADAYLARIN NEYE KİME HİZMET ETTİKLERİNİN AÇIK BİR ŞEKİLDE ORTADA DURDUĞU BELLİ.

YILLARIN SAĞCILARI.

YILLARIN ETNİK MİLLİYETCİLERİ.

KÜRTÇÜLÜĞÜN AVUKATLIĞINI YAPANLAR.

AĞIZLARINDAN CHP’YE OLUMLU TEK KELAM ÇIKMAMIŞ LİBOŞLAR.

ÖRGÜTÜN KAPISINI DAHİ AÇMAYI BIRAKIN ; ÇALMAYANLAR.

CHP’YE SALDIRIP NEREDEYSE KÜRFEDENLER.

RAHMETLİ ECEVİT‘İN TEDAVİSİNİ BİLEREK YANLIŞ YAPTIĞI İDDİA EDİLENLER.

SÜLEYMAN DEMİREL’İN KONTENJANINDAN GELENLER .(NASIL BİR İŞSE BU. KOSKOCA CHP’DE SAĞCILARIN BABASI DEMİREL’İN KONTENJANI VAR).

ANKARA’DA TEFECİLİK YAPAN, MERKEZ SAĞI BİRARAYA GETİRMEK İÇİN ATMADIĞI TAKLA KALMAYAN,

RAHMETLİ ECEVİT’E KARNE VERME CÜRRETİ GÖSTERİP; GÖKÇEK’LE ORTAKLIK KURANLAR.

ANAP PAPATYALARI. ANTİKEMALİSTLER. ATATÜRKÇÜLÜK BİTTİ DİYEBİLEN ZİHNİYETLER.

FETTULLAH EFENDİMİZ SAYGIN BİR KİŞİLİKTİR BİATIYLA OKYANUS ÖTESİNE SELAM ÇAKANLAR. CHP DUVARLARINI KIRMALI DİYENLER.

CEMAATLERE DE EL UZATMALIYIZ TARİKATA DA SELAM DURMALIYIZ,

TÜRBAN DA ÇARŞAF DA BİZİM DİYENLER. BİRKEZ BİLE PARTİ ÇALIŞMASINA KATILMAMIŞLAR.

DÜNE KADAR PARTİNİN “HALK” ETKİNLİKLERİNDE BİLE “PROFESYONELLİK” MARTAVALIYLA PARA İSTEYİP, KİMLİĞİ ALEVİ OLDUĞU İÇİN YAZILAN SANATCILAR VS VS...
YANİ NEREDEN TUTSANIZ ELİNİZDE KALACAK BİRÇOK ÖRNEK İSİM.

Uzun lafın kısası, Sevgili Kerimoğlu size kıssadan hisse iki hikaye (adı hikaye ama gerçek) aktarmak istiyoruz.

Aday adayı bir abimizle oturduk listenin açıklanmasına birkaç gün kala. (Yani kimse kimseye kırgın değilken,

kimse liste dışı gerginlik yapmadan önce. Hala heyecanla adaylık beklerken. Çünkü “emekçiyim, örgütten geldim,
kaldırım taşlarına kadar terimi akıttığım yerden adayım” denilen günler)

İlk ağızdan aktaralım size o cümleleri: “ Partime asla ihanet etmedim” der sevgili aday adayı abimiz.

“Eşime ihanet ettim, dostuma ihanet ettim, çocuklarıma bile ihanet ettim” der gözleri dolarak.

Ardından dikkkat çeken bir cümle kurar CHP EMEKÇİSİ aday adayı abimiz:

“ihanet, ihanet ama birtek partime birtek CHP sevdama ihanet etmedim.”

Mektup sahipleri şu soruyu sormaktan geri kalmamışlar;

Peki güzel abim; peki CHP sevdalısı, örgüt emekçisi aday adayı abim sana ne oldu şimdi?

Sağdan geldiler seni sağ oyları için yok saydılar.

Tarikatten cemaatten gelene el pençe durdular seni unuttular.

Liboşları baş tacı ettiler seni kenara ittiler.

AKP mağduru dediler senin mağduruyetini görmediler.

Kemalizm geride kaldı diyenleri buyur ettiler sana başka bahara dediler.

Paraya değer verip insanları yok sayanlara eyvallah edip sana inşallah dediler.

Kürtlerin derdine derman reçete onda dediler doktoru başka adrese gönderdiler sana sırtını döndüler.

İHANET ETMEDİN AMA İHANETLE KARŞILAŞTIN.

Bir kısa hikaye daha size.

CHP’nin kalesi bir ilçede geçen bir seçim hatırası sizlere.

12 Eyül 1980 darbesi ile kapatılan CHP seçimlere giremez ama SHP vardır pusulada.

Adının önemi yok yüreği CHP sevdalısı rahmetli olan amcamız sandık başına gider.

Pusulayı mührü eline alır, paravanın arkasına geçer bir de bakar ki ALTI PARMAK yok (yani altı ok).

Paravan arkasından hışımla çıkar sandık görevlililerine “ULA BİR KALEM VERİN” der.

Kalemi alır tekrar paravan arkasına geçer. Kalemle pusulanın sonuna ALTI OK’u çizer basar mührü.

Oyunu attıktan sonra da döner sandık kuruluna bas bas bağırır;

"ULA ADİLER, ATARÜK’ÜN PARTİSİNİ NASIL UNUTURSUNUZ, ORAYA KOYMAZSINIZ !!!”

EY AĞALAR, EY BEYLER ATARÜK’ÜN PARTİSİNİ UNUTMAYIN,

ATARÜK’ÜN PARTİSİ DİYEREK SOKAĞA ÇIKARKEN YÜZÜNÜZ OLSUN.

ULU ÖNDER’İN ADINI ANARKEN VİCDANINIZ RAHAT OLSUN.

SAYGILARIMIZLA CHP EMEKÇİLERİ.

Dedim ya “ELÇİYE ZEVAL OLMAZMIŞ.”

AKP İKTİDAR İÇİN ÇIKIŞ ARIYOR

Bir gazeteci olarak son zamanlarda yaptığım gezilerde ortaya çıkan bir değerlendirmeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Objektif bir bakışla, halkla bire bir yaptığım sohbetlerden ortaya çıkan bir seçim tablosunu aktaracağım. Bu tablodan çıkan sonuç net: “AKP’nin TEKBAŞINA İKTİDAR OLMASI ZOR”

Doğu’dan batıya, kuzeyden güneye il il gezip dolaşıyoruz. Görevimiz gereği en ücra köylerde çay sohbeti de yapıyoruz, megakentlerdeki lüks lokantalarda siyasi analizlere de tanıklık ediyoruz.

Milliyetçi Türk seçmenden, etnik siyasetin en sert kanadındaki kürt seçmene kadar herkesin 2011 Haziran’ı için düşüncelerini topluyoruz.

Tüm Türkiye bir seçim matematiğine kilitlenmiş durumda.

Peki o seçim matematiği nasıl bir manzarayı ortaya koyuyor?

Öncelikle 2007 genel seçimlerini ve partilerin oy oranlarıyla çıkardıkları milletvekili sayılarını hatırlayalım;

Akp % 47 ile 341 millevtekili kazandı, Chp % 21 ile 112,

Mhp % 14 ile 70 ve bağımsızlar 26 sandalyede kaldı

İşte bu tablonun değişeceği kesin. 2011’de tekbaşına güçlü bir iktidarın çıkması zor görünüyor. Önce CHP’yi ele alalım.

CHP en az %26-28 OY ORANINA ULAŞIR VE 165-170 VEKİL ÇIKARABİLİR.

Chp’nin Türkiye genelindeki 85 seçim çevresinde bir önceki oy oranı % 21 ve 112 sandalye.

Artık Altı Ok için bunlar hedef değil. Baraj %30. Ancak CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun tekbaşına verdiği olağanüstü gayretine rağmen yine doğu ve güneydoğu da beklediği seçim başarısına ulaşamayacağı açıkça ortada.

(O kadar ki Diyarbakır’da Sezgin TANRIKULU’nun dahi seçilemeyeceği endişesi ile İstanbul 1.bölgeye veya Mersin’e kaydırılması büyük bir olasılık.CHP Kürt seçmene olan bu güvensizliğini Sezgin Tanrıkulu’nun bölgedeki etkisine rağmen ne yazık ki aşamadığı da bir gerçek.)

CHP 5 seçim bölgesinde 3, 10 seçim bölgesinde 2 ve 30' a yakın seçim çevresinde ise 1’er milletvekili sayısı arttırarak ; toplamda 60-65 milletvekili artışlıyla “170-175” sandalyeye ulaşması mümkün.

İsterseniz bu hesaplamayı bir örnekle destekleyim.

Tekirdağ’dan konuştuğum örgüt içinde bir parti emekçisi aynı zamanda yerel bir gazeteci olan arkadaşım bu seçimlerde CHP’nin Tekirdağ’da 2 milletvekili artacağını kesin bir dille sayısal veriler ışığında söylüyor. Yine İstanbul’un her 3 seçim çevresinde en az 3-4 milletvekili sayısının artacağı da partinin kendi iddiası.

Aynı şekilde İzmir, Ankara, Antalya, Mersin,Adana’da da benzer sonuçların alınacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Gelelim MHP’ye.

MHP %13-15 civarında oy oranına ulaşır ve 75-80 milletvekili çıkarabilir. MHP’nin hedefi net. 2007’yi yakalamak.Yani % 13-15 aralığı.Peki bu mümkün mü?

Habur görüntüleri ve özellikle İMRALI- HÜKÜMET PAZARLIĞI vurguları etkili oldu. Milliyetçi Türk seçmen kendini sorguladı.Üstelik PKK’nın eylemsizlik sürecini bitireceğini açıklaması ve tekrar terör olaylarının Türkiye’nin gündemine taşınması MHP için tabanını yakalaması demek. BDP ‘nin keskin ve uzlaşmadan uzak söylemleri, özerklik talepleri ve Öcalan’a ev hapsi istemi milliyetçi seçmen üzerinde etkili oldu. Yani MHP 1- 2 puan artışla 80’e yakın milletvekili çıkarabilir. Bahçeli’nin en büyük çabası Ülkücü Tabanı birarada tutmaktı, referandum sonrası bunu başaracak adımlar da attı.

Ve İKTİDAR PARTİSİ AKP

AKP %40-42 OY ORANI VE 270 -275 VEKİL ÇIKARABİLİR

12 Haziran’da AKP’nin yine birinci parti olacağı kesin gibi.

Ama iktidarın kaygılı olduğu ortada. % 50 üzerinde bir hedef koyulsa da tedirginlik gittikce belirginleşiyor.

Nedenlerine gelince; Kürt Açılımındaki belirsizlik bölgedeki düşüşte etkili oldu. AKP; Habur Sınır kapısındaki manzara ile ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranabildi.Yani Milliyetci Türk seçmeni AKP Habur’da kaybetti, Güneydoğulu Kürt kökenli seçmeni de açılımda.

Referandum sonrasında ortaya çıkan manzara da AKP’yi olumsuz etkiledi.Özelilkle aydınlar ve muhalifler üzerindeki baskı “Yetmez ama EVET”diyen liberal çevreleri Akp’den hızla uzaklaştırdı.

Ayrıca yoksulluk, kendinden olmayana yaşama hakkı tanımayan kadrolaşmalar, sade muhafazakar ve milliyetçi çevreleri Akp tabanına mesafeli hale getirdi.

Akp’nin seçimden yüzde 40 ila 43 arasında bir oranla çıkması durumunda 275- 280 millevtekiliyle meclis’e girmesi olası.

BAĞIMSIZLAR (BDP) 30-35 CİVARINDA MİLLETVEKİLİ ÇIKARABİLİR.

Kilit sandıklar bağımsızların yarıştıkları olacak. BDP’nin birkez daha bağımsız adaylarla gireceği bu seçimler bölge için olduğu kadar AKP için de büyük önem taşıyor.

Bu kez BDP’nin işi sıkı tutacağı kesin. 2011’de bir önceki seçime nazaran daha iyi organize olmuş, bir tek oyun dahi boşa gitmediği bir genel seçimde “30-35” civarında hatta biraz daha fazla milletvekili çıkarmak BDP için gerçekçi bir hedef.

Bölgeye yaptığımız gezilerden, BDP’nin il-ilçe örgütlerinin değerlendirmelerinden ve konuştuğumuz BDP’nin etkili milletvekillerinin sözlerinden 40’a yakın koltuk hedefi olduğunu anlıyoruz. Kaldı ki hem 2009 yerel seçimlerinde hem de 2010 referandumunda BDP tabanına çok güçlü bir şekilde sahip olduğunu açıkça gösterdi. Bu koşullarda daha iyi organize olmuş kadının kadın adaya, gencin genç adaya ve erişkin nüfusun belirlenen tek isme oy atacağı bir bağımsız seçim organizasyonu ile BDP beklediği sayıya ulaşabilir.

(Kaldı ki BDP kalesi Diyarbakır’da hiçbir oyun boşa gitmemesi için 6 ya da 8 aday çıkarmayı düşünüyor )

Şimdi tüm bu rakamları alt alta koyalım.

(170-175 CHP )+(70-80 MHP)+ (33-37 BAĞIMSIZ).

TOPLAMDA mevcut muhalefetin (275- 278) SANDALYE kazanması demek.

AKP’NİN 276 ve altında kalacak tüm vekil sayısında Türkiye’de yepyeni bir siyasi yapı ortaya çıkacak.

Peki AKP tekbaşına iktidar için ihtiyaç duyabileceği 5-10 milletvekilini nereden bulacak?

İşte burada ortaya çıkıyor:

TRUVA ATI FORMÜLÜ !

Akp’nin yukarıdaki olası tabloyu ortadan kaldırmak için geliştirmeyi düşündüğü formüllerden biri; MHP ve CHP içerisinden isimleri saflarına kaydırmak. Çok mu olağandışı göründü size. Hiçte öyle düşünmeyin.Türk siyasi tarihi benzer örneklerle dolu.

Siyaseti özellikle iktidar gücünü ekonomik beklentilerini gerçekleştirme aracı haline getirenlerin ülkesi Türkiye. Ballı kaymaklı ihaleler,katlanarak bir iki yılda oluşan trilyonluk malvarlıkları,hepsi bilinen bir gerçek. En somut örnekse CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞINA ADAY olmuş bir ismin bakanlık koltuğu için iktidar saflarına geçmesidir. Eğer CHP lideri örgütüne sahip çıkamaz, listelerde yanlışlar yapar, örgüt emekçilerini dışlarsan aynı sorunla karşılaşabilir.

“Tek başına iktidar zor görünüyor; AKP çıkış arıyor”. AKP o çıkışı da CHP ve MHP içine “TRUVA ATLARI” bırakarak bulacak.

(23 Mart 2011)